Kapalı Görüş Nedir? Pedagojik Bir Bakış Açısıyla Değerlendirme
Eğitim, sadece bilgi aktarımından ibaret değildir. Her birey için dönüşüm sürecidir; hem zihinsel hem de duygusal olarak kişiyi şekillendiren, geliştiren bir yolculuk. Öğrenme süreçlerinde karşılaştığımız farklı kavramlar, bazen bizim toplumsal rollerimizi, dünyaya bakış açımızı ve iletişim şeklimizi de belirler. “Kapalı görüş” gibi bir terim, özellikle eğitim bağlamında, bireylerin etkileşimlerini, düşünce biçimlerini ve öğretim süreçlerini derinlemesine anlamamıza yardımcı olabilir.
Eğitimci olarak, sınıflarda öğrencilere daha fazla empati ve anlayışla yaklaşmanın önemini her gün gözlemliyorum. Fakat, bazı kavramlar da, öğrencilerin yalnızca bilgiyi değil, aynı zamanda dünyayı algılama şekillerini nasıl etkileyeceğini de anlamamıza olanak tanır. Bugün, “kapalı görüş” terimini pedagojik bir perspektiften ele alacağız. Kapalı görüş, genellikle sosyal ve psikolojik bir durumu ifade eder; ancak bu terimi eğitim ve öğrenme bağlamında incelediğimizde, daha derin anlamlar ortaya çıkacaktır.
Kapalı Görüş Nedir?
Kapalı görüş, bireylerin belirli bir konu, fikir ya da durum karşısında esnek düşünceler geliştiremeyip, sadece dar bir perspektiften bakabilmelerine verilen isimdir. İnsanlar bir duruma ya da bir problem çözme sürecine tek bir bakış açısıyla yaklaşabilir, bunun dışındaki alternatiflere ya da yenilikçi fikirlere kapalı kalabilirler. Eğitimde bu, öğrencilerin daha geniş bir düşünsel çerçeveye ulaşmalarını engeller ve onların potansiyellerinin tam olarak ortaya çıkmasını zorlaştırabilir.
Öğrenme sürecinde, kapalı görüş öğrencinin entelektüel gelişimini sınırlayabileceği gibi, toplumsal ve psikolojik bağlamda da çeşitli sorunlara yol açabilir. Bu kavram, özellikle toplumda var olan kalıplar, cinsiyet rolleri veya sosyal sınıf dinamiklerinin bireyler üzerinde yarattığı baskılarla da ilişkilendirilebilir.
Pedagojik Yaklaşım: Kapalı Görüş ve Öğrenme Teorileri
Kapalı görüş, öğrenme süreçlerinde büyük bir engel olabilir. Bu durum, öğrencilerin daha derinlemesine düşünmelerini ve öğrenme süreçlerini geniş bir perspektiften ele almalarını engeller. Farklı öğrenme teorileri, öğrencilerin düşünme biçimlerini ve öğretim süreçlerini nasıl şekillendirebileceğimizi anlamamıza yardımcı olur.
Davranışçılık, genellikle öğrenciye belirli tepkiler gösterme, bilginin özümlenmesi için pratik yapma gibi yaklaşımları benimser. Bu görüş, öğrencinin öğrenmesini dışarıdan kontrol etmeye dayanırken, kapalı görüş ile uyumlu bir şekilde sınırlı düşünmeyi de pekiştirebilir. Öğrencinin yalnızca doğru cevaba odaklanması, geniş bir düşünsel perspektife sahip olma olasılığını engelleyebilir.
Bilişsel öğrenme teorileri, düşünme süreçlerine, bilgi işleme ve depolama yöntemlerine odaklanırken, öğrencilere çeşitli stratejilerle problem çözme becerisi kazandırmayı hedefler. Bu teoriler, kapalı görüşü aşmak için esnek düşünmeyi teşvik edebilir. Öğrencilerin, bilgiye farklı açılardan bakabilmesi için uygun stratejiler sunulabilir. Bu sayede öğrenciler, bilgiyi yalnızca belirli bir açıdan görmek yerine, çoklu perspektiflerden inceleme fırsatına sahip olabilirler.
Sosyal öğrenme teorisi, bireylerin başkalarının gözlemleri ve etkileşimleri yoluyla öğrenebileceğini öne sürer. Bu yaklaşımda, kapalı görüş, bir grup dinamiği içinde açığa çıkabilir. Bir toplulukta ya da sınıfta öğrenciler, etkileşim içinde farklı bakış açılarına sahip kişilerle iletişim kurarak, daha açık fikirli olma ve düşünce sınırlarını aşma şansı bulabilirler.
Cinsiyet Perspektifinden Öğrenme
Kapalı görüş, toplumsal cinsiyetle de yakından ilişkilidir. Erkeklerin genellikle daha problem çözme odaklı, rasyonel ve analitik bir yaklaşımı tercih ettiği gözlemlenmiştir. Erkek öğrenciler, belirli bir problemi çözmeye odaklanırken, sadece tek bir çözüm yolu arayabilir ve farklı perspektiflere açık olmamak gibi bir eğilim gösterebilirler. Bu, onların sınırlı bir düşünme tarzına sahip olmalarına neden olabilir.
Kadınlar ise genellikle daha ilişki odaklı ve empati kurma eğilimindedirler. Bu, öğrenme süreçlerinde daha holistik bir yaklaşım benimsemelerine yardımcı olabilir. Kadınların düşünsel yaklaşımları, çoklu perspektiflere açıklık ve karşılıklı anlayış geliştirme açısından önemli avantajlar sunar. Toplumsal cinsiyetin, öğrenme süreçleri üzerinde şekillendirici bir etkisi olduğu bir gerçektir.
Özellikle toplumların kadına atfettiği roller, kadınların topluluk merkezli ve ilişkisel öğrenme tarzlarını güçlendirebilir. Kadınlar, başkalarının fikirlerine değer verir ve farklı bakış açılarıyla düşünmeye daha açık olabilirler. Erkeklerin problem çözme ve çözüm odaklı yaklaşımına karşılık, kadınlar genellikle ilişkileri ve toplumsal bağları güçlendirmeye yönelik stratejiler geliştirebilir.
Kapalı Görüşün Aşılması İçin Pedagojik Stratejiler
Kapalı görüşün aşılması, eğitimde daha geniş düşünme alanları açmak için oldukça önemlidir. Öğrencilere farklı bakış açılarını benimsemeleri için çeşitli pedagojik stratejiler sunulabilir:
1. Beyin fırtınası ve grup çalışmaları: Farklı bakış açılarına sahip bireylerin etkileşime girmesini sağlayan grup çalışmaları, öğrencilerin düşünme biçimlerini genişletmelerine yardımcı olabilir.
2. Eleştirel düşünme aktiviteleri: Öğrencilere çeşitli problem senaryoları sunarak, onların sorunları farklı açılardan analiz etmelerini sağlamak, kapalı görüşü aşmalarına yardımcı olabilir.
3. Empati geliştirme egzersizleri: Öğrencilere başkalarının bakış açılarını anlamaları ve farklı duygusal durumlarla empati kurmaları için fırsatlar sunmak, hem duygusal hem de düşünsel gelişimlerine katkı sağlar.
Okuyuculara Sorular
Öğrenme süreçlerinizde kapalı görüşle karşılaştığınızda, nasıl bir yaklaşım benimsediniz? Eğitimde öğrencilere açık fikirli düşünme fırsatları sunmak, sizin sınıfınızdaki dinamikleri nasıl etkiler? Cinsiyetin öğrenme tarzlarına etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Kendi eğitim deneyimlerinizde, açık fikirli düşünmeyi teşvik etmenin yolları nelerdi?
Yorumlarınızı paylaşarak bu konu hakkında daha fazla fikir alışverişinde bulunabiliriz.